13 Haziran 2022 Pazartesi

Rekorlar Günü / Turna Balığı avımız

Rekorlar Günü / Turna Balığı avımız

Değerli iki dost Abi, arkadaş, kardeş.



Muhteşem geçen bir av günü ve sabırla azimle saatlerce uğraşın ardından oltalarımızı ziyaret eden devler. 



Uzun zamandır böyle bir Turna balığı avı yapmamıştık açıkçası.  

Bir güne ancak bu kadar trofe dev balık sığdırılabilirdi zaten, yakaladığımız balıkların neredeyse hepsini saldık. 



Ahtım vardı zaten, yakaladığım turna balığını 1 metre üzeri boyu ne olursa olsun güzel bir video çekerek salacaktım.




Bu unutulmaz günde hoş sohbet ve muhabbetiyle bizlere diğer teknede eşlik eden Alpaslan ve Çetin abileri de unutmamak lazım.


Teşekkürler Durul Kılıç, Okan Ünsal....


4 Şubat 2022 Cuma

ORKİNOS BLUEFIN TUNA TAHNİT TAXIDERMY

Orkinos Kuyruğu Boyama 

Orkinos Kuyruğu Tahnit 

Bluefin Tuna Taxidermy 

Binlerce km yol, onlarca zahmet, risk, sabır, disiplin ve bunların mükafatı muhteşem balıklar yakalıyoruz.

Fotoğraflarda gördüğümüz balıklar tabiki öyle gelişi güzel sürekli yakalayabildiğimiz türden değil.

Yakaladığımız orkinos balıklarının anılarını hatırlamak ve ölümsüzleştirmek için kuyruklarını keyifli bir uğraşın sonunda bir sanat eseri edasıyla, muhteşem objelere dönüştürüp evimizin yada ofisimizin en gözde noktasında sergiliyoruz. 








#orkinos #orkinosavı #bluefintuna #taxidermy #tahnit #balıktahnit #balıkavı #balık 

24 Ocak 2022 Pazartesi

FIRAT TURNASI - LUCIOBARBUS ESOCINUS


FIRAT TURNASI - LUCIOBARBUS ESOCINUS


 

Eşsiz lezzetler ve..

Eşsiz samimi, unutulmaz sohbetler…
Eşsiz yaradılışın tarihine tanıklık eden,
Eşsiz, bölgeye has balıklar ve bölgenin has adamları...
Sevmek;
Sıradışı ya da kahramanca şeyler yapmak değil,
Sıradan şeyleri hassasiyetle yapmaktır.
Farid Farjad
FIRAT TURNASI (Luciobarbus Esocinus)
ŞABUT (Barbus grypus)
BİZİR (Carasobarbus Luteus)
Yaklaşık 3 yıldır birlikte av yapmayı planladığım dostum Mustafa (Fırat Turnası Terbiyecisi) ile sonunda buluşacaktık ve sezon açılışını birlikte yapacaktık.
Değerli dostum Mustafa'dan gün gün rapor alıyordum, sürekli balıkları takip ediyordu, bölgeden gelen istihbaratlar bizi fena halde gaza getirmişti. Yaklaşık 10 gündür telefonda uzun uzun konuşup plan yapıyorduk. Bölgede harman, hasat zamanı oluğu için her gün avlağa çok yakın olan hasat bölgesine giden arkadaşım Fırat Turnası ve Şabut balıklarının aşırı derecede yükselen su ile tarlada yüzdüğünü anlatıyordu, balıklar havyar atmak için normalinden daha fazla kıyıya yanaşmış ve neredeyse elle yakalanabilecek duruma gelmişti.
Sezon açılışına son bir kaç gün kala planı yaptım, birlikte balık tutmak istediğim kardeşim, dostum Evren ve Mehmet ile haberleşip yola koyulacağımız günü ve saati belirleyip son hazırlıklarımızı yaptık.
Balıklar orada bizi bekliyordu gidip onları yakalayıp fotoğraflayıp tekrardan salmak için birbirimizle sözleştik.


Mustafa'yla en son konuşmamızda bizim aleyhimize iç karartıcı umutsuz anlatımlar olmasına rağmen Mustafa'nın gazıyla ümidimi kaybetmiyordum, (Abi sakın planı bozma balıklar bizi bekliyor diyordu telefonun diğer ucunda Musti) balıklar gün geçtikçe kıyıdan uzaklaşıyordu ve açıkta günün belli saatlerinde kendilerini gösteriyorlardı.
Biraz ani gelişen bir kararla Ülkemizin mutlaka gidip gezilmesi gereken yerlerinden Güneydoğu Anadolu bölgesine doğru, güneydoğu bölgesine ait müzikler eşliğinde yolculuğumuz başlıyor, inanın bana bu bölge insana çok değer katıyor ve çok şey öğretiyor.
Balık avı aşkına çok az insanın kat edebileceği bir mesafede yolculuğumuz olacaktı tamı tamına 2019.7 km lik bir yoldan bahsediyorum (araziye uygun farklı bir araçla 3 gün boyunca avlağa gidiş geliş minimum 2 saat yolculuğumuzu da hesaba katmıyorum)
Yola bir kaç gün önce çıktık Güneydoğu Anadolu bölgemizin bir kaç şehrinde bir kaç gün konaklayıp oradan Adıyaman'a geçeceğiz. Önce Diyarbakır arkasından Urfa ve son durak Adıyaman'a vardığımızda heyecan tavan yapmıştı.


Su üstü maket balığa atlayan Bizir Balığı (Carasobarbus luteus)  Carasobarbus


Değerli dostum Mustafa ve Ali abiler karşıladı bizi biraz sohbet muhabbetin ardından dinleneceğimiz otele geçtik ve sabahın ilk ışıklarına saatleri kurduk.
Sabah 1 saate yakın bir yolculuğun ardından balıkları avlayacağımız noktaya gelmiştik aslında ilk gün biraz geç kalmıştık ama şükürler olsun eli boş dönmemiştik.
Ben daha önceleri bölgede bir kaç defa avlandığım için hem yolda gelirken hemde avlakta tecrübelerimi Evren ve Mehmet arkadaşlarımla paylaştım ki orada avlanırken yabancılık çekmesinler. Mustafa bizi bir birimize yakın sıcak noktalara yerleştirmişti her şey fazlasıyla planlı ve programlı bir şekilde ilerliyordu.
Bölgede popülasyonu oldukça fazla olan Bizir (Carasobarbus Luteus) balıkları ilk ziyaretçilerimiz oldular Evren ve Mehmet bu balıkla yeni tanışıyordu balığı inceliyorlar ve güzel fotoğraf karelerinin ardından tekrar geldiği yere salıyorlardı. Bizir balığı onları çok şaşırtmıştı bu boyda bu güç hakikaten tuhaftı.
Öğlene doğru beklediğimiz ses Mehmet in makinasın dan gelmeye başlamıştı hepimiz onun yanına gelmiştik sanırım daha önceden bu makine bu denli kalama sesi çıkarmamıştır. Beş dakika geçti 10 dakika geçti yarım saat oldu ama balık inanılması güç bir şekilde direniyordu oltanın ucundaki balık abartmıyorum 40kg civarında kavurucu sıcakta yardımlaşarak balığı kıyıya kadar getirdik videoya çektik balığı gördük oda bizi gördü 🙂 ve kaçtı inanın bir zerre bile üzülmedik çok hızlı bir şekilde tekrardan ava adapte olup var gücümüzle at çeke devam ettik şükürler olsun Mehmet ve Mustafa abiler arka arkaya fırat turnasını bindirmişti oltaya heyecandan ölecek kıvama gelmiştik Evren ve ben bir yandan da arkadaşlarımızı motive etmeye çalışıp onları sakinleştiriyoruz.
Öğle yemeği vakti gelmişti 2 Fırat turnası almıştık ve sayısız Bizir balığı ve elimizde bir tane bile balık yoktu 🙂 çünkü muhteşem fotoğraf kareleri alıp hepsini tekrardan salmıştık. Akşam suyuna dinç olabilmek için gölgede biraz kestirip dinlenmeyi umud ediyorduk ama nerdeee hava sıcaklığı neredeyse 50 derece kendimizi suya atıp bir kaç saat eğlendikten sonra bir çay molası verip akşam suyuna geçtik ve ertesi gün için planımızı yaptık.
Ertesi gün öğlene kadar av yapıp avımızı sonlandıracak tık çünkü sıcak cidden beynimizi kavuruyordu.
Akşam suyunda popperlar la Bizirlerin akıllarını başlarından almıştık çok eğleniyorduk ama sıcak bizi çok yormuştu.
Otele geldiğimizde hayatımın en anlamlı duşunu aldım desem yeridir 🙂 duşun ardından akşam yemeği için muhteşem bir kebapçıya geldik yedik yedik yedik doymak bilmiyorduk aç karnımızı doyurup uyumak için saatleri bu sefer dahada erkene kurup uyuduk. Gece saatlerinde uyanıp Mustafayı aradık oda neredeyse gelmek üzere aşağı inip yola koyulduk.



Avlağa geldiğimizde gün henüz doğmamıştı Mustafa çıt çıkarmamızı dahi istemiyordu gün doğarken adeta doğayla bütünleşip balıkların yerini tespit etmeye çalışıyordu bir önceki gün balık aldığımız noktaya Evren ve Mehmet yerleşmişti bizde yine sıcak bir nokta olan sağ taraftaki koya geçmiştik.
Gün doğmuş güneş neredeyse tepeye gelmişti ama balık yoktu uzaktan Evren ve Mehmet i izlerken bir anda hareketlendiklerini gördüm Evren bir şey yakalamıştı ama uzaktan ne olduğunu anlamamıştım dakikalar sonra telefonlaşıp Şabut (Barbus grypus) yakaladıklarını öğrendim ve bu balıklarda taşındıkları için çok mutlu oldum.
Show vakti Evren deydi iç güdülerine güvenip farklı bir noktada kandırdığı dev Fırat turnası keyifleri iyice yerine getirmişti şükürler olsun, zaten ilginçtir bir önceki gün yapacaklarını ve yakalayacağı balıkları bize tahminde bulunmuştu.
Ben telefonla konuşurken Mustafa abi hemen önümüzde çok iri balıklar olduğunu söyledi gaza gelerek hemen suya girdim ve atış yapmaya başladım bu arada hem sıcaktan çok bunalmamak hemde olabildiğince uzağa atış yapmak için göğüsümüze kadar suya girerek atış yapıyorduk bilmenizi isterim.


Fırat Turnası Luciobarbus esocinus

Mustafa abi baya iri bir balık aldı ne olduğunu anlamaya çalışırken bende güzel bir balık aldığım çok iyi kalama alıyordu ama Bizir balığı olduklarını anlamamız çok geç olmamıştı.
Mustafa abi yılmadan aynı noktaya yüzlerce binlerce atış yapıyordu bu arada da bana bunu neden yaptığını anlatıyordu ki oltama yapışan balığın Bizir olmadığını anlamam makinamın kalama sesinden anlaşılıyordu doğrusunu söylemek gerekirse ilk defa bu kadar uzun soluklu bir kalama mücadelesiyle karşı karşıyaydım inanın bana nefesim bu balığı Fırat Turnası (Luciobarbus Esocinus) çekmeye yetmedi soluksuz kaldım, yoruldum ama şükürler olsun yaklaşık 30 dakikalık bir mücadelenin ardından balık Mustafa abinin kollarındaydı.
Evren ve Mehmet mücadeleyi görmüş yanımıza gelmişlerdi kendimi sakinleştirip muhteşem fotoğraf karelerini kaydetmek için balığı kollarıma almıştım ve sonuç ortada bunca yol emek birikim kollarımdaydı şükürler olsun artık derin rahat bir nefes alabilirdim.
Bugün avımızı sonlandırıp yemek yiyebilmek için harika bir yere gittik sonrada Adıyaman'ın tadını çıkarmak için kendimize biraz zaman ayırdık mutluyduk gülücükler saçıyor duk etrafa.
Daha anlatacak çok şey var ama birazı da bizlere kalsın diyelim 😉
Teknik konular hakkında biraz bilgi vermek gerekirse deneyimlerimi olta kamışı hakkında bilgiler vererek başlıyayım;Olta kamışımızın minimum boyu 270cm olmalı bence bu yeterli bir boy ama dahada mesafe almamız gereken noktalarda ipimiz de biraz kalınsa biraz bizi yorabiliyor, yani 270 ve 300 cm arası kamışlar min 3000lik ve 4000lik güçlü dragı olan makinalarla kombinlendiğinde işimizi fazlasıyla kolaylaşacaktır kullanacağımız ipe gelecek olursak minimun 0.18mm maksimum 0.22mm işimizi fazlasıyla görür.
Kandırıcılara gelecek olursak yukarıda Allah var #Remixon #Pineapple 15gr çift iğneli tüylü kaşık adeta balıkların akıllarını başlarından aldı.
Mehmet'in yakaladığı Turnalardan birisi #SAME #Harengula 40gr 09 numaralı renk ile yakalandı.
#2008 yılından beri söylediğim gibi
Edebiyle avlanan, avına ve avlağına saygı duyan sahip çıkan bütün olta balıkçısı dostlara Rast gelsin dileklerimle.






24 Temmuz 2021 Cumartesi

Balık Kafası 

Balık Avına Dair



Balık Kafası Kitabı benim en büyük hayallerimden birisiydi, şükürler olsun bu hayalimi gerçekleştirebildim ve ortaya muhteşem bir eser çıktı.

Türkiye’nin dört bir yanında ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde tanıştığım insanlar, sahada

denemeler ve yanılmalarla kazandığım tecrübeler, yazdıklarım, anılarım ve içindeki

fotoğraflar gelecek nesillere faydalı bir aktarım olacaktır.

Bu kitapta akademik bilgiler yada bilimsel açıklamalar olmayacak tabii ki, kitabı yazmamdaki

sebeplerden biri gelecek nesillere Olta balıkçılığı hakkında bir şeyler bırakmak

ve hızla tükenen türler hakkında bir şeyler sunmak. Ve bunu yaparken de kendi edindiğim

tecrübeleri ve bilgileri paylaşacağım sizlerle.



Bu kitapta, balık avcılığında fotoğrafa çok önem verdiğim için şimdiye dek fotoğrafladığım

ve benim için çok önemli olan fotoğraflara da bol bol yer vermek istedim.

Anılarımı siz değerli dostlar için kaleme alırken, biraz esprili bir dille biraz da şiirsel

ifadelerle sunmaya çalışacağım.

Yaşıyorken Yap! Balığa git! Keşfet! Doğada ol! Hayvanları sev! Çocuklara eşlik et!...


Bu kitabı Türkiye genelinde kitap evlerinden yada aşağıdaki linke tıklayarak satın alabilirsiniz.

https://www.avfoni.com/urun/balik-kafasi-balik-avina-dair 


#balıkkafası #balikkafasi #balıkkafasıkitap #balıkkafasıbalıkavınadair #balıkavı #lüfer #akya #alabalık #kofana #levrek #tatlısulevreği #balıknasılavlanır #oltakitap 

23 Ekim 2019 Çarşamba

Sudak Balığı ZANDER







Sudak Balığı

Tatlı Su Levreği

ZANDER




Ülkemizde çeşitli isimlerle anılan, Levrekgiller ailesinin bir üyesi Sudak balığına, farklı yörelerde  Ak levrek, Dişli, Tatlı su levreği, Köstereç ve genelliklede #Sudak denilmektedir. Latince adı: Sander Lucioperca'dır.



Avrupa da ortalama bir Sudak balığı 3-4 kg arasında gelmektedir, ülkemizde ise ortalama bir sudak balığı 1 kg dahi ulaşamamaktadır bu nedenle sizleri yakala bırak yapmaya davet ediyorum.



IGFA kayıtlı Sudak balığı rekoru İsviçre'deki Lago Maggiore gölünde yakalandı 11.48 kg ağırlığında ve 120cm uzunluğunda gelen bu balık tabiki benimde hayallerimi süslüyor.



Sudak balığı bildiğim ve tahmin ettiğim kadarıyla özellikle Tatlı sularda Levrek ailesinin bilinen en büyük yakışıklı ve etkileyici üyesi.



Güçlü kaslı bir vücuda ve çok keskin dişlere sahiptir, sırt rengi hakiye, alt göbek bölümü krem rengine çalar ve dikey yanal çizgileri vardır. Uzun ve güçlü çenesindeki sivri dişlerle avladığı balığı mideye indirmeden önce etkisiz hale getirir.



Genç sudak balıkları sürüler halinde devriye gezerken, iri olan bireyler sürüden yavaş yavaş ayrılmaktadır irileştikçe ve kilosu arttıkça bir canavara dönüşür.




Sudak balıklarını yakala bırak yapmanızı tavsiye ediyorum fakat şöylede bir durum var; Avrupa'nın bazı bölgelerinde yakaladığınız Sudak balığını tekrardan suya iade etmek yada yakalayıp farklı bir göle nakletmek suç sayılıyor sebebine gelecek olursak bu balık potansiyel sakıncalı bir tür yani kısacası önüne gelen ve hareket eden yada onu rahatsız eden her şeyi mideye indirmesidir.



Sudak balığını kısaca tanıdık, peki bu balığı nasıl yakalarız ?





Benim gözlemlerime göre Sudak balığı çok sıcak havalarda avı çok verimli olan bir balık türü değil özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında akıntısı olan serin sularda bizleri mutlu ediyor.



Özellikle alaca karanlık ve şafakta çok aktif olarak avlanmaya çıktıklarını düşünüyorum bu saatleri tercih etmekte fayda var.



Sudak balıkları genelde akıntılı ama çok coşkun olmayan ve suyun renginin çamura çaldığı ve renk değiştirdiği noktaları avlanmak için değerlendiriyorlar.



Sudak balığı aşırı etçil bir tür olarak zaten dikkatleri üzerine çekiyor ve bu sebepten dolayı yılın her zamanı, belli bir kesim tarafından
en iyi avı canlı yada ölmüş balıkla yapılıyor. Mevsimsel değişikliklere bağlı sahte balıklarla ve kandırıcılar la da avı çok verimli geçiyor.



Tecrübelerime göre sudak balığı avı en güzel silikon sahteler le yapılıyor suyun rengine ve havanın durumuna göre silikonumuzun rengini belirleyip bu balıkları avlamak mümkün ama önce nerelerde olduğunu bulmak lazım tabiki.



Sudak avlarken standartlara yakın bir spin takımı kullanabiliriz.



Ben sudak avlarken Light bir kamış, 1000lik kısa devirli bir makine ve ip misinaya leader montajı yaparak, yeşil simli silikonlarla çok iyi verim alıyorum.



2008 yılından beri söylediğim gibi

Edebiyle avlanan, avına ve avlağına saygı duyan sahip çıkan bütün olta balıkçısı dostlara Rast gelsin dileklerimle.





15 Nisan 2019 Pazartesi

Rekor Abant Alası, (Salmo Trutta Abanticus)


  Rekor Abant Alası, (Salmo Trutta Abanticus)

Benim Abant Alasıyla ilk tanışmam ve ilk karşılaşmam Abant'ın çok uzaklarında Çankırı'da bir gölde gerçekleşti. Yıl 2013 aylardan Temmuz fakat bulunduğumuz bölgede gece Ocak ayını aratmıyordu o gün soğuktan korkmam gerektiğini anlamıştım.
Çok büyük bir ateş yakmış başına toplanmıştık, nerden baksan Ankara'dan 15 kişi var muhabbet belli Abant alası ama çoğu sazancı ağabeyler.  Onlardan bilgiler almaya çalışıyorum onlarda bildiklerini anlatıyor ama hep yanlış anlatmışlar canları sağ olsun.



Gece herkese çadırına çekildi kimide arabasına. Hiç unutmadığım bir gece temmuzda bu kadar üşüyeceğim aklıma gelmemişti çadırda duramadım tekrardan ateşin başına geldim arabalardan birinin bagajında yer halısı vardı onu aldım içinde yuvarlandım ve bir şekilde sabahın ışıklarına ulaştım.


Neredeyse herkes yemli atıyordu ben Kastmaster ve döner kaşıklarla şansımı zorluyordum. Bir kaç saat sonra dip oltaları çalışmaya başladı bir kaç tane sazan ve büyük merakla beklediğim bir kaç Abant alası buradaki Abant alabalıkları hiç fotoğraftakilere benzemiyordu çok açık renkleri vardı.
İlerleyen saatlerde akşam suyunda ufak bir Abant alası kandıra bilmiştim şükürler olsun çok güzel hatıra fotoğraflarını çekip rahatlamıştım sonunda.



Bir sonraki yıl 2014 te ilk defa Abant'a sezon açılışına gidiyoruz saatlerce zorlamamıza rağmen  oltamı ziyaret eden bir şey maalesef yoktu. Ertesi sabah pazar günü aynı noktaları yoklarken Bolu'dan Türsan Abiyle tanıştık hemen yanımda 35 cm civarı harika bir balık kandırdı yanımda Erdem ve Kadir Abi vardı kendimiz yakalamış kadar sevinmiştik.


Bir kaç hafta sonra dayanamayıp tekrardan Abant'a doğru yola koyulduk. Sabahın ilk ışıklarında at çek yapmaya başlamıştık öğlene doğru Abant alasının hayır diyemeyeceği aksiyonu hareketleri bulmuş ve 2 yakışıklı kandırmıştık.

2017 yılında ailemle birlikte yaptığımız 3 günlük kampta, Ülkemizin cennet köşelerinden bir noktada da çok güzel Abant alaları yakaladım ve tekrardan suya iadesini gerçekleştirdim. Buradaki balıklar diğer göllere kıyasla çok daha vahşi ve agresifti. Daha sonraki denemelerimde de gördüm ki  günün belli bir saati dışında katiyen kandırmak mümkün olmuyordu. 


En son geçen sene 2018 yılı sezon başlarında 2.defa denememizde aynı noktadan 2 yakışıklı daha kandırmış çok mutlu olmuştuk ama bir türlü aradığım Trofeyi bulamamıştım. Aslına bakarsanız bulmakta imkansız gibi bir şeydi çünkü en son iri balıklar yakalanalı üzerinden nerden baksanız on beş yıl geçmişti.


O zamanlar bu kadar olta balıkçısı yok, ekipman sıkıntısı var ama şimdilerde isteyen istediği malzemeye ve istediği avlağa kolayca ulaşıyor yani insanlar çoğaldıkça balık popülasyonu azalıyor ve dolayısıyla iri balık yakalama olasılığı da ortadan kalkıyordu neredeyse.


Gel zaman git zaman Yıl 2019 u gösteriyor aylardan Nisan gündemde yine Alabalık var, ekip olarak Karadeniz'in doğusuna  bir seyahat yapmayı planlıyoruz ama çok değerli dostlarımızdan gelen istihbarat doğrultusunda yönümüzü biraz kuzeye çevirip planı erkene alıp yola koyuluyoruz.
Haberi aldığımdan beri gözüme uyku girmiyordu ve olacaklar bir bir gözümün önünden şerit gibi geçiyordu neler olacak bitecek biliyordum desem inanın abartmış olmam, çünkü yıllardır bekliyordum bu balığı şükürler olsun oda beni beklemiş, bu trofenin doğumu aşağı yukarı benim Abant alasına merak saldığım ilk anlara denk geliyordu tahminlerime ve araştırmalarıma göre...






Alabalığı en çok emek veren, gönül veren, araştıran hak eder ve hak ettiğini alır. Dediğim gibi ekip olarak Karadeniz'in doğusuna  bir seyahat yapmayı planlıyorduk  gündemde alabalık olduğu için  aklımda bir çok mera vardı fakat bu sefer farklı bir meradan farklı bir telden çalayım istedim ve bu şekilde organize olmamızı sağladım.


Değerli kardeşim Ömer ve Sacid le rotamızı çizdik planımızın üzerinden tekrardan detaylı bir şekilde geçtik. Planı yaptık yapmasına ama beni durdurabilene aşk olsun. Sizlere yemin olsun neredeyse kalbim bedenimi parçalayacak yerinden çıkıp gidecek duruma gelmişti. İçimden bir ses haydi Fırat haydi o balık seni daha fazla bekleyemeyecek. Hava şartlarını da göz önünde bulundurarak planımızı yol arkadaşlarımında rızasıyla daha erkene alıp, sağ olsun değerli gönül dostlarımızın da  yönlendirmesiyle mekana sağ salim vardık.


Yoldayken avlayacağımız merada anlık durum kontrolünü oradaki gönül dostları sayesinde sağlıyor ve kafamda yapmamız gerekenleri inşa ediyor ve not alıp arkadaşlarımla paylaşıyordum hemde olacakları bile önceden tahmin edip.


Yolumuz uzun muhabbetler koyu eskiler yad ediliyor. Merada olacaklar bir bir gözümün önünden geçiyor o ara orman yoluna girdik zifiri karanlık var içime doğdu Sacide ilk balığı sen alacaksın dedim inanır gibi yaptı güldü.


Meraya vardığımızda aldık sazlarımızı elimize bildiğim notaları tıngırdattım ve ortaya çıkan tınılar doğrusu beni bile şaşırttı. Ben çaldım Sacid oynadı, sacid çaldı ben söyledim, belki dünyaca ünlü bir virtüoz değildik ama her daim yakışanı yapıyorduk Allah'ın izniyle. Daha ilk günün  ilk ışıkların da dediğim gibi Sacid güzel bir balık kandırmıştı bir kaç saat sonra bende bir yakışıklı kandıra bilmiştim bu şimdiye dek yakaladığım en iri Abant alasıydı bu arada balıkları hatıra fotoğrafları aldıktan sonra saldığımızın da altını çizmek isterim.


Az ileride bize doğru gelen balıkçıların değerli dostlar Uğur ve Birol Abi olduğunu görünce neşemiz dahada yerine gelmişti ufak bir hasret giderme faslının ardından hepimiz ava devam etmek için sıcak noktalara geçtik. Günün ilerleyen saatlerinde meranın sakin bir köşesinde, Atilla kardeşim ve Abdullah abiyle buluştuk ekip olarak muhteşem bir sabah kahvaltısı yaptık ateş başında demli çay muhabbetiyle akşamı bulmuştu saatler ve akşam suyu yapmak için harekete geçtik.


Akşam suyunda aradığımızı pek bulamasak ta keyifli vakit geçirdik. Diğer ekip meradan ayrılmak için toparlanıp bizimle vedalaşıp harekete geçti. Biz bir kaç gün buralarda olacaktık, ertesi gün sabah suyuna daha dinç olabilmek adına yakınlardaki bir kasabada mis gibi bir çorba içip, çok şirin bir apart otelde konaklayıp ertesi gün sabah suyuna geçtik.


Bu sabah çok daha soğuktu kamışların yüzükleri donuyor iplerimiz yüzüklere yapışıp maalesef bize atış imkanı vermiyordu. Zorda olsa bir şekilde atışlar yapıp merada sıcak noktaları yokluyorduk. Rabbime şükürler olsun efsane bir vuruş ve balık oltada, bir önceki gün yakaladığımız tosunlara hiç ama hiç benzemiyordu kafa darbeleri. Bu sefer oltada tosun paşa vardı inanın balığın attığı kafaları bedenimde hissediyordum sanki beni dövüyordu bu balık, uzun süren dövüşün ardından değerli kardeşim Saco büyük bir ustalıkla  balığı kepçeliyebilmişti nihayet.


İnanın o anları dile getirmeyi anlatmayı çok isterdim sizlere ama maalesef anlatmak çok zor. Gölün canavarı, kralı kollarımdaydı harika fotoğraf kareleri çekmiştik. Sonrasında kandırdığımız balıkları da salıp çayımızı demledik menemenimizi yapıp bir güzel yedik içtik ve dönüş yoluna geçtik inanın bir hafta kendime gelememiştim bu balık hayatımın en değerli balıkları arasında  en üst sıradaydı.


Abant Alabalığı hakkında teknik olarak neler tecrübe ettiğimizi anlatmak gerekirse; diğer alabalıkların aksine çok ama çok hantal bir yapıya sahip olduğunu gözlemledim diyebilirim yapay yemlere saldırı ve takip anında çok nazlı ve bir o kadar da vahşi. 
Balık yemi kaptığında bir timsah gibi olduğu yerde dönerek kurtulmaya çalışıyor ve delirmişcesine ipimizi ya da misinamızı bedenine doluyor.
Özellikle günün il saatlerinde ve akşam hava kararmadan bir kaç saat önce aktif olarak avlanmaya çıkıyorlar. Oltamızın ucundaki yapay yemleri uzun süre takibe aldıkları için ip kullanıyorsak öncü misina (leader) şart bu avın skorunu ve şansını oldukça arttırıyor.


Salmo Trutta Abanticus (Tontonese, 1954) Ülkemizde sadece Abant gölü, Yedigöller ve çevresindeki kaynaklarda yaşayan endemik bir formdur (Emre ve Kürüm, 1998). Genel özellikleri bakımından dere alabalığına benzeyen, dere alabalığının Abant gölünde izole olmuş bir varyetesidir (Çelikkale 1994).
Her ülkenin kendine özgü coğrafik ve iklimsel koşullarına uyum sağlayabilen endemik canlı türleri bulunabilmektedir. Yurdumuzda da Abant gölünde, Yedigöller ve civarındaki derelerde bulunan ve yaşadığı bu bölgeye adapte olan Abant alabalığı (Salmo trutta abanticus) korunması gerekli olan önemli endemik türlerimiz arasında yer almaktadır. Abant alabalığı endemik olduğu bölgede, doğal yumurtlaması yanında Çevre ve Orman Bakanlığına bağlı alabalık üretme istasyonlarında yapay üretimi de yapılmakta olup doğal populasyon desteklenmektedir.


Bu işlere heveslenen arkadaşlarım, kardeşlerim ve abilerim o tertemiz yüreğinizi emeğe saygıyla, sevgiyle ve adamlıkla doldurmadığımız sürece sadece ve sadece 'ses'  çıkartırsınız onunda adı müzik olmaz bilmem anlatabildim mi? 


Edebiyle avlanan avına ve avlağına saygı duyan değerli dostlara Rast gelsin...

23 Ocak 2019 Çarşamba

Antalya Balık Avı

Biz dört kişiydik:
Rıza, Zafer, Evren ve Ben.
Dört ağız... Dört Deli yürek... Dört yeminli fişek...
Adımız belâ diye yazılmıştı dağlara, taşlara
Boynumuzda ağır vebal,
Koynumuzda çapraz tüfek!
Şaka şaka 😂 dört tane normal yurdum insanıyız biz. Akdeniz’de değerli bir dostumuz Bayram’ın yanına misafirliğe doğru yola çıktık, hepimizin ortak derdi balık yakalamak. 😁
Keyifli geçen 5-6 saatlik yolculuğun ardından kaptanımız bizi karşılıyor, gün doğarken açılıyoruz Akdeniz’in maviliklerine. Sağ olsun Muharrem amcamız bize mis gibi çay demlemiş çaylarımızı içerken kendimize gelmeye başladık.


Bazı noktalarda canlı yem, bazı noktalarda jig, bazı noktalarda da #Fiiishsilikon ile merayı yoklamayı planlıyoruz.
Gridalar, pörtlekler, yazılılar ve baloncuklar 🧐
Evren kardeşim pimi çekilmiş el bombası gibiydi, daha günün ilk saatlerinde arka arkaya ortaya karışık bir şekilde buzluğu doldurmuştu.
Zafer abi yeni oluşturduğu slow jig takımıyla zorlu bir sınavdan geçiyor ve günün ilerleyen saatlerinde Show a başlıyor verdiği aksiyonlarla hem bizi hem balıkları mest ediyordu.
Balık profesörü Rıza baba yeni geliştirdiği sistemleri deniyor ve bundan da fazlasıyla keyif alıyordu, enerjisi bitmek bilmiyordu Allah başımızdan eksik etmesin.


İlk günün son saatlerine doğru beklenen an geliyor ve Muharrem amcanın büyük bir ustalıkla hazırladığı canlı takımına bindirdiğimiz devi çekmek bana nasip oluyordu. Tekrar tekrar sonsuz teşekkürler Sezar’ın hakkı Sezar’a 🙏🏻

Harika fotoğraflar, bomba videolar ve efsane balıklarla bir maceranın sonuna geliyoruz.
Değerli ekip arkadaşlarıma, bizi misafir eden değerli dostum Bayram Şak’a ve Muharrem Şak’a sonsuz teşekkürler.

Edebiyle avlanan avına ve avlağına saygı duyan bütün dostlara Rast gelsin dileklerimle.
Kullanılan ekipmanlar;